9.6 C
İstanbul
Perşembe, Mart 7, 2024

İletişim

Epikuros Kimdir ?

Epikuros (Doğum İÖ 341, Samos [Sisam] – Ölüm İÖ 270, Atina, Yunanistan), Eski Yunanlı filozof. Haz ve yarar ilkesine ve arzuların sınırlandınlmasına dayalı, tinsel dinginliği (ataraksia) amaçlayan etik kuramıyla tanınır. Kurduğu felsefe okulları, İÖ 4. yüzyıldan İÖ 4. yüzyıla değin kesintisiz olarak varlığını sürdürmüştür.

epikuros

Yaşamı
Atinalı bir ailenin oğlu olarak Samos Adasında dünyaya geldi. Öğretmen olan babası Neokles ile annesi Khairestrate, aynı köydendi. Kendi anlatımına göre Epikuros felsefe eğitimine 14 yaşında başladı. Bazı kaynaklarda felsefeye yönelmesinin nedeni olarak, öğretmeninin, Hesiodos’un kaos kavramını açıklayarnaması gösterilir. Ilk öğretmeninin Platoncu düşünür Samoslu Pamphilos olduğu söylenir. Ama  Epikuros’ un üç yıl (İÖ 327-324) boyunca İonya’daki Teos (Sığacık) kentinde Demokritos’un izleyicilerinden Nausiphanes’in öğrencisi olması onun gelişimi açısından çok daha önemlidir. Epikuros’un, doğa olaylarını açıklamaktan çok, etik amaçlara yönelen felsefi bir sisteme temelolarak kullandığı atom kuramının kaynağı da bu eğitim olabilir. Epikuros I8 yaşında, Atina yurttaşlığı için gerekli olan iki yıllık askerlik eğitimini tamamlamak üzere Atina’ya gitti. Orada, Platon’dan sonra Akademia’nın başına geçen Ksenokrates’in ve o dönemde Atina’da bulunan Aristoteles’in derslerini izlemiş olabilir. Bir yıl sonra, Lamia Savaşı’nın (10 323-322) sonunda Makedonyalıların Samos Adasını Atinalılardan alması üzerine Kolophan’a sürgüne gönderilen ailesinin yanına gitti. Bunu izleyen 10 yılı, Epikuros’un nasıl geçirdiği bilinmemektedir. Yolculuklara çıkmış, öğrenimini sürdürmüş olabilir; bu dönemde Platoncular ve Aristotelesçilerle tartışmalara girerek felsefi yaklaşımını geliştirip sağlarulaştırdığı da varsayılabilir. O sıralarda Teos’tan annesine yazdığı bir mektup, Oinoandalı Diogenes’in kayıtlan arasında bulunmuştur. Epikuros İÖ 311/310-307/306 arasında önce Mytilene’de (Midilli), sonra da Lampsakos’ta (Lapseki) kendi açtığı okullarda öğretmenlik yapmıştır. Çeşitli yerlerde Epikuros’un öğretisini benimseyen öğrencileri onun ardından Atina’ya geldiler ve Epikurosçu okulun olgunlaşmasına çok önemli katkılarda bulundular. Mytilene’de ilk öğrencisi olan Hermarkhos, Epikuros’tan sonra Atina okulunun başına geçti. Lampsakos’ta Epikuros’un izleyicileri arasına katılan Metrodoros ile Polyainos’un ölmesi üzerine oğullarının yetişmesini Epikuros üstlendi. Gene Lampsakos’ta Metrodoros’un ağabeyi Timokrates Leouteus ile eskiden kibar bir fahişe olan karısı Themista, Epikuros’un çok sevdiği için Kolotarion adını taktığı Kolotes, Metrodoros’un kız kardeşi Batis ile kocası Idomeneos, Epikuros’un öğrencisi olarak Atina’ya geldiler. Böylece Epikuros, Atina’da bulunduğu iki yıl dışında, yaşamının ilk 35 yılını Anadolu’da geçirdi. Ama bu, Atina’daki edebiyat çevrelerinden uzaklaştığı anlamına gelıniyordu. Yaşamı boyunca Anadolu’yla yoğun olarak sürdürdüğü ilişkilerin, daha çok sözcük ve üslup seçiminde, en önemlisi de felsefesinin kapsayıcı içeriğinde etkili olduğu görülmektedir.

Epikuros izleyicileriyle birlikte İÖ 306’da Atina’ya geldi. Bir ev satın aldı ve bahçesinde, daha sonra Ho Kepos (Bahçe) adını alan okulu kurdu. O dönemde Atina’nın kültürel yaşamını Platoncuların yönetimindeki Akademia ile Aristotelesçilerin yönlendirdiği Lykeieon belirliyordu. Kuramsal bilgiye açık en iyi öğrenciler, felsefenin siyasete ve kamu yaşamına uygulanmasıyla ilgilenenler bu okullara yöneliyordu. O dönemde ayakta kalmak isteyen her okulun (birkaç yıl sonra Stoacıların yaptığı gibi) Atina kentine yerleşerek, doğrudan Akademia ve Lykeieon ile yarışması gerekiyordu.

Epikuros’un Atina’ya getirdiği, bir okul ya da bir topluluk anlayışından çok bir yaşam biçimiydi. Iki ünlü okuldaki uygulamadan farklı olarak ilk kez kadınları da okula kabul etti; kölelerinden biri bile okula girebilmişti, Okulun temel öğretisi siyasal etkinlikten ve kamu yaşamından uzak durmaktı; ama Atina dışındaki okullardan gelen biri siyasete atılıp yükseldikten sonra gözden düşerse, okulona yardım elini uzatıyordu. “Epikurosçu” teriminin olağan çağrışımlarının tersine evde ve bahçede sade bir yaşam sürülürdü. Kişi başına günde yarım bardak şarap verilmekle birlikte, genellikle su içilir, arpa ekmeği yenirdi. Bir kıtlık sırasında Epikuros, her gün sayılı miktarda fasulye tanesi dağıtarak öğrencilerini ‘ölümden kurtarmıştı. Pythagorasçı okullarda olduğu gibi mülkiyet ortak değildi. Okul üyeleri arasındaki ilişkiler (o dönemdeki ya da sonraki anlamıyla) “platonik” değildi; ama okulun Stoacı muhalifleri dışında, okulda cinsel başıboşluk olduğunu öne süren de yoktu. Epikuros 72 yaşında prostat iltihabından öldüğü gün, İdomeneos’a ve Lampsakos’taki bütün arkadaşlarına hitaben duygulu ve dokunaklı bir mektup yazdırdı. Mektup, onun ölüm döşeğindeyken bile dinginlik ve huzur felsefesine nasıl bağlı kaldığını gösteriyordu. Vasiyetnamesinde evi, bahçeyi ve bazı gelir kaynaklarını okulun mütevellilerine bıraktı. Geriye kalan kaynaklar Epikuros’un ölmüş aile üyelerini onurlandırmak, her yılonun doğum gününü kutlamak ve her ay onu anmak için ayrıldı. Köleleri azat edildi. Vasiyetnamede Metrodoros’un kızının, Hermarkhos’un da onayıyla, Atina okulundan biriyle evlendirilmesi şart koşuluyordu.

Görüşleri

 Etik Epikuros’un felsefesinin temelini oluşturur. Oteki alanlara duyduğu ilgi gene etik kaygılara dayanır; örneğin fizikle bile bütünüyle etik amaçlı olarak ilgilenir. Bu amaç zihnin dinginliğini ve imanın sarsılmazlığını güvenceye alacak bir yaşam anlayışına varmaktır. Epikuros’a göre iyi ve kötünün tek ölçütü duyum, mutlu bir yaşamın başlangıcı ve sonu hazdır. Ama her haz kendi içinde iyi olsa da, bazısından uzak durulmalıdır; çünkü bunları elde etmek için çekilen sıkıntı, sonunda alınan hazdan çok fazladır. Epikuros’un haz anlayışı, daha çok acıdan kaçınmaya dayanır. Bedensel ve ruhsal acının bulunmadığı mutlu yaşamda insanlar arasındaki bütün ilişkilerin özü yarar ilkesidir. Bu ilke en yüce ifadesini arkadaşlıkta bulur ve gene arkadaşlık aracılığıyla aşılır. Mutluluğa ulaşmak için insan arzularını sınırlamalı, erdemli olmalı, kendi dünyasında sakin bir yaşam sürmelidir. Erdemler doğru yaşamanın araçlarıdır; kendi başlarına değerleri yoktur; mutlu yaşama hizmet ettikleri ölçüde değerlidirler. Bir erdem olan bilgelik, insanın yaşamını düzenlemesine, arkadaşlık kurma ve gereksinimlerini sınırlama yoluyla dış dünyaya karşı kendini güvenceye almasına yardımcı olur.

Epikurosçu atom ve boşluk öğretisi, bütünüyle Demokritos’un öğretisinden kaynaklanır. Buna göre evren, nesnelerden ve bunların içinde hareket ettikleri boşluktan oluşur. Nesneler ya bileşik yapılardır ya da daha büyük nesnelerin bileşiminde bulunan öğelerdir. Bu öğeler bölünemez (atomon) ve değişemez, Atomların sayısı ve boşluğun kapladığı yer gibi evrenin kendisi de sonsuzdur. Atomların boyutları değişik olabilir; ama hiçbiri gözle görülecek kadar büyük olamaz. Tıpkı düşünce gibi, sürekli ve hepsi aynı hızla hareket eder. Içsel bir sapma atomların çarpışmasına yol açar. Böylece birbirlerinden uzaklaşan ya da birbirlerine yaklaşan atomlar yoğunluğu daha az ya da çok olan bileşik nesneler oluşturur. Birbirine uyan atomların bir araya gelmesiyle dünyalar oluşur. Epikuros’a göre, ruh küçük parçalardan oluşan maddi bir nesnedir ve bütün bedene dağılmıştır. Bedenin korumasında bulunduğu sürece, duyumsama ve duyumları bedene iletme yetisine sahiptir. Bedenden ayrıldığı zaman dağılır; bu durumda beden de duyumdan yoksun kalır.

Epikuros’a göre duyusal algı bütünüyle maddi bir süreçtir. Bütün nesnelerin yüzeyinden dışarıya, sürekli olarak görüntüler saçılır; bunlar çok ince, içi boş tabakalardan oluşur ve nesnelerin kusursuz kopyaları biçimindedir. Bu görüntülerin duyumsanması bilginin tek kaynağıdır ve bütün duyusal algılar gerçektir. Yanılgı yalnızca, zihnin duyumsananın ötesinde çelişik ya da doğrulanmamış kanılar oluşturmasıyla ortaya çıkabilir. Epikuros, ruhun bedeni terk ettiği anda atomlarına ayrıştığını, dolayısıyla ikinci bir yaşamın olmadığını, ölümden de korkulmaması gerektiğini ileri sürer. Tanrı korkusundan kurtulmanın yolu da konuya gene felsefi açıdan yaklaşmaktır. Epikuros tanrıların varlığını yadsımaz; doğrudan kavranabildikleri için var olduklarının bilindiğini ileri sürer. Hamurları insanoğlundan daha ince, daha nitelikli olan tanrılar uzayın uzak yerlerinde yaşar; ne insanların işlerine karışır ne de onların kendilerini rahatsız etmelerine olanak verirler. Tanrılardan yayılan görüntüleri algılayabilmek için insan huzur içinde olmalıdır ve ne kadar huzurluysa, tanrısal varlıkların dinginliğinden pay almayı da o kadar hak edecektir.

Yazıları

 Epikuros’un yazıları açık seçik, ama sistemsizdir. Atina ve öteki okullardaki öğrencileriyle mektuplaşmıştır. Çoğu yalnızca toplumsal ve kişisel konular üzerine olan mektuplarının bazısı da öğretiyle ilgilidir. Epikuros’u verimli bir yazar olarak tanımlayan Diogenes Laertios, onun üç  mektubu ile Kyriai dokhiai (Temel Öğretiler) adlı yapıtını koruyarak günümüze ulaştırmıştır. Herodotos’a yazdığı mektup fizik  ile ilgilidir; meteoroloji üzerine Pythokles’e  yazdığı mektup bir öğrencisi tarafından  kısaltılmıştır; Meokeus’a mektubu ise etik  ve ilahiyatla ilgili konuları içerir. Kyriai,  özdeyiş biçiminde 40 kısa önermeden oluşur. Epikuros’un felsefesiyle ilgili bir başka ana kaynak, Herculaneum’da 1752-54 arasında yapılan kazılarda Papiri Evi’nden çıkan papirüslerdir. Bunlar arasında, Epikuros’un aslı 37 kitaptan oluşarı büyük yapıtı Peri physeos’tan (Doğa Üzerine) bazı bölümlerin yanı sıra, arkadaşlarıyla yazışmalarından çok sayıda parça da bulunmaktadır .

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Benzer İçerikler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

17,204BeğenenlerBeğen
3,912TakipçilerTakip Et
13,900AboneAbone Ol
- Advertisement -spot_img

Son Yazılalar