İnsanoğlu çağlar içerisinde, uzun zaman kendinden bahsettirecek, geleceğin hayran kalacağı ve üstelik tarih kitaplarında yerini alabilecek eserler vermeye çalışmıştır. Dolayısıyla de daha iyisini, daha güzelini yapabilme isteği insanoğlunun her dönemde içinde taşımış olduğu bir duygudur.
Uzun senelerdir başta tarihçiler olmak için bir fazla yazar, araştırmacı ve sanatkarlar “dünyanın en güzel yapıtı hangisidir?” sualine yanıt aramıştır. Dünyanın 7 harikası terimi ise ilk kez m.Ö 5. Yüzyılda tarihçi heredot vasıtasıyla ortaya atılmış fakat gerçekleştirilememiştir. 300 sene sonra bir diğer deyişle m.Ö 2. Yüzyılda sidon’lu antipatros “dünyanın yedi harikası üzerine” isimli eserle yedi harikayı sıralamıştır ve bu sıralama bugün de “dünyanın yedi harikası” şekilde kabul edilmektedir. Listede yer edinen yapıtlar şunlardır;
1. Keops piramidi
2. Babil’in asma bahçeleri
3. Artemis tapınağı
4. Zeus heykeli
5. Rodos heykeli
6. İskenderiye feneri
7. Bodrum (halikarnas) mozolesi
Bugün bu eserlerden yalnızca keops piramidi ayakta kalmayı başarabilmiştir. Diğerleri yangın, deprem gibi etkisinde bırakır neticesinde yokolmuş yahut yokolmaya sima tutmuştur.
1. Keops Piramidi
Birtakım kaynaklarda mısır piramitlerinin bütünü yedi harikanın bünyesinde önce gösterilmektedir fakat yalnızca keops piramidi bu listeye dahildir. Yukarıda da anlattığımız gibi bugüne dek dayanabilen tek eserdir. Mısır’ın başkenti kahire’deki giza yaylasında yer almaktadır. Keops piramidi yedi fevkalade içerisindeki en eski yapıdır. Piramit m.Ö 2560 senesinde mısır firavunu khufu (keops) vasıtasıyla yaptırılmış ve yapımı yaklaşık 22 sene sürmüştür. Bu piramitte aynı öbür piramitler vb. Firavunun kabri şekilde kullanılmak için inşa edilmiştir. Keops piramidi 145,75 m. Yükseklikte, 229 m. Genişlikte, eğimi 51 derece ve geometrik hata miktarı %0,1 den azdır. Firavunun odası tabandan 40 m. Yükseklikte ve tepeden 100 m. Kadar alttadır. Arkeologlara nazaran piramitin temelini kazmak üzere 100.000 işçi çalışmış, peşinden bir bu kadar işçi de piramitin inşasında kullanılan her bir tanesi yaklaşık 2 tonluk, 2 milyon 300 bin dek taşı üst üste dizmek üzere çalışmıştır. Bu denli ağır taşların üst üste dizilme sırrı hala çözülememiştir fakat çamurdan tamamlanmış bir rampa kullanıldığı tahmin edilmektedir. Piramit yapıldığından itibaren 4300 sene bünyesinde dünyadaki en fazla yapı şekilde kayıtlara geçmiştir.
2. Babil’in Asma Bahçeleri
M.Ö 605’de babil kralı nebukadnezar aracılığıyla yaptırıldığı söylenmektedir. Çorak mezopotamya çölünün ortasında yapay dağlar, çeşitli ağaçlar, bitkiler ve akan suların bulunduğu tahmin edilen çok kattan doğan bir bahçedir. Uzunluğu 80 kilometre, genişliği 25 m. Ve yüksekliği 97 m. Olduğu belirtilmektedir. Yapılma nedeni biçimde farklı iddialar bulunsada en kuvvetlisi kralın, mezopotamya çölünün bunaltıcı sıcağından bunalan karısı semiramis’e hediye vermek üzere yaptırmış olması. Dönemin yunan coğrafyacısı strabo bu bahçeleri şöyle tanımlamaktadır: “bahçeler birbiri üzerinde yükselen kübik direklerden ortaya çıkıyordu. Bunların içleri çukurdu ve mühim bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için fırat nehrinden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya doğru akıyordu”
Bu bahçelerin günümüzde kati izlerine rastlanmamıştır ancak bölgede araştırma yapan arkeologlar babil sarayının kuzeydoğusunda görünüşü garip olan asıl ve tonozlar bulmuşlardır. Bu kalıntıların asma bahçelere ait olduğu sanılmaktadır.
3. ARTEMİS TAPINAĞI
Lidya kralı croseus vasıtasıyla m.Ö. 550’de tanrıça artemis namına, yunan mimar chersiphron vasıtasıyla tasarlanmış ve devrin en meşhur heykeltraşlarına yaptırılmıştır. Bütünüyle mermerden tamamlanmış olan bu inşaat bronz heykellerle süslenmiştir. Tapınak dini kurum şekilde kullanıldığı vb. Ticaret mekanı şekilde da kullanılmıştır. 90 m. Yüksekliğindeki ve 45 m. Genişliğindeki bu yapıt, yapımından 200 sene sonra ismini ölümsüzleştirmek arzulayan herosteamus isimli bir insan vasıtasıyla yakılmıştır. Tapınağın yakıldığı gece önemli iskender doğmuş ve bu eserin kendisinin doğduğu gece yakıldığını öğrenince tapınağın onarılması üzere yardım öneri etmiş fakat reddedilince, ömrünün yettiği seviyede tapınağı onarmıştır. Fakat m.S. 262’de çıkan yangın neticesi tapınak, sütunları haricinde tamamen yok olmuştur.
4. ZEUS HEYKELİ
M.Ö 456’da yapımı bitirilen zeus heykeli, namına olimpiyat oyunları hazırlanan “tanrıların kralı zeus” namına yapılmıştır. O anlarda yunanlıların en önemli eğlencesi olan bu oyunlar ismini olduğu olimpos (olympia) şehrinden almaktadır. Yunanlıların olimpiyat ismini verdikleri bu oyunların öneminin çoğalması ve yayılmasıyla tanrıların kralı zeus’un ismine yakışır bir tapınak yapmak talep etmişlerdir. Şekilde elis’li lisbon vasıtasıyla tapınak tamamlanmış daha sonra tapınağın batı ucuna phidias vasıtasıyla zeus heykeli yapılmıştır. 7 m. Genişliğe ve 12 m. Yüksekliğe sahip olan bu heykel özenle hazırlanmış olan tahtına oturur biçimde inşa edilmiştir. Heykelin sağ elinde zafer tanrıçası nike, sol elindeyse üstünde kartal olan bir asa yer almaktadır. Tahtın üstüne, yunan tanrılarının ve sfenks vb. Mistik hayvanların oyma figürleri işlenmiştir. Heykelin derisi fildişinden, sakalı, saçları ve elbisesi altından yapıldığı söylenmektedir.
Heykel, m.S.255 senesinde roma imparatoru i. Theodosius’un olimpiyatları durdurmasıyla, yunanlılar vasıtasıyla bizans’a bir diğer deyişle istanbul’a taşınmış fakat m.S.462’de çıkan bir yangın neticesi mevcut değil olmuştur.
5. RODOS HEYKELİ
M.Ö. 282’de rodoslular (dorlar) vasıtasıyla, güneş tanrısı helios adına yapılmıştır. 32 m. Yüksekliğe sahip olan ve elinde bir meşale tutan bu heykelin yapımı tamamen 12 sene sürmüştür. Dev büyüklükteki bu heykelin bir parmağının dahi iki birey boyunda bulunduğu söylenmektedir. Rodoslular, makedonya kralı demetrios ile bitirdikleri savaşı kazandıktan sonra zafer anıtı şekilde bu heykeli yapmışlar ve heykelin menfaatlerini koruduğuna inanmışlardır. Dolayısıyla her sene denize dört atlı bir araç atmışlar ve inanışlarına nazaran güneş tanrısı helios’un bu arabayla dünyayı dolaşarak kullanıcılarını gözetlermiş. Güneş tanrısı namına yapılmasının beraberinde, rodoslular üzere birlik ve birlikteliğin simgesi olan bu heykel dünyanın yedi harikası sıralamasında yer edinmeyi başarmıştır. Sadece 56 sene ayakta kalabilen bu dev heykel, bir zelzele neticesinde dizinden kırılarak yıkılmıştır. Rivayete nazaran 900 sene harabe biçiminde kalan heykelin parçaları, 654 senesinde arapların rodos’u işgalinin peşinden suriyeli bir yahudiye satılmış ve develerle suriyeye taşınmış.
6. İSKENDERİYE FENERİ
Gemicilerin güvenliğini temin etmek ve yönlendirmek üzere, m.Ö 290’lı senelerde önemli iskender vasıtasıyla yaptırılmış fenerdir. 166 m. Yüksekliğindeki fener, mısır’ın iskenderiye kenti kıyısındaki faros (pharos) adasında beyaz mermerden yaptırılmıştır ve günümüze dek uygulanan en yüksek fenerdir. Yunanlı tüccar sostratus vasıtasıyla finanse edilen bu fenerin en önemli niteliği ise gündüzleri bile gün ışığını denize yansıtabilmesidir. Gecede cilalı bronz aynaların önünde yakılan alev yansıyarak 50.Km mesafeden görülmektedir. Uzun zaman ayakta kalmayı başaran fenerin orta bölümü 10. Yüzyılda depremler ve naturel koşullar neticesinde çökmüş, 15. Yüzyılda da bütünüyle yıkılmıştır.
7. Bodrum (Halikarnas) Mozolesi
M.Ö 350 senesinde kral mausollos üzere karısı ve kız kardeşi vasıtasıyla pythea isimli bir mimara yaptırılan mezardır. Bodrum o zamanki ismiyle halicarnassus dolaylarında yapılmıştır. 45 m. Yüksekliğe, 30 m. Genişliğe ve 25 m. Uzunluğa sahip olan bu mozolenin tepesinde zaferi simgeleyen dört atlı bir savaş arabası ve arabanın üstünde de kral mausollos ve karısının heykelleri bulunmaktaydı. Bu kabir 16. Yüzyıla kadar korunmuş fakat haçlı seferleri esnasında st. John şövalyeleri günümüzde hala mevcud bodrum kalesini amaçlı mozoleyi yıkarak hemen hemen bütün taşlarını kalenin imalinde kullanmışlardır.