4.4 C
İstanbul
Cuma, Mart 22, 2024

İletişim

Adolf Hitler

Adolf Hitler, 1889 yılında Avusturya’nın Braunau kasabasında dünyaya geldi. Çocukluk ve gençlik yılları sert bir baba ile silik bir anne arasında geçti. Alois Hitler ve Klara Pölzl çiftinin 6 çocuğundan dördüncüsüydü. Babası Alois, Avusturyalı bir gümrükçüydü. Hitler ilk tahsilini doğduğu kasabada, orta öğrenimini ise Linz’de yaptı. 1903’te babasının ölümünden sonra serbest kalan Hitleri ressamlığa ve mimarlığa yetenekli olduğunu düşündüğünden eğitim almak için 1905 yılında Viyana’ya gitti. 1907 ve 1908’de iki kez Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’ne girmek için başvurdu, ama yeteneksiz bulunduğundan kabul edilmedi. Babasından kalan yetim maaşı da kesildiğinden yaşamı sefillik içinde geçmeye başladı.

Sefillik içinde geçen bu yıllarda işçilerin yoksul yaşam koşullarını, Avusturya başkentinin kozmopolitliğini gözledi. Karl Lueger’in liderliğini yaptığı Avusturya Sosyal Hristiyan hareketinden ve George von Schöner’in Yahudi düşmanı partisinden etkilendi, Yahudi düşmanlığını yürekten benimsemeye başladı.

Bir süre Münih’te badanacılık yapan (1912) Hitler, kendi kendini yetiştirmek için eline geçen her şeyi okudu; özellikle Alman ulusçu yazarlarının, Georges Sorel ve Nietzsche’nin etkisinde kaldı ve okuduklarından; ırkın arılığı, siyasal suç ve iktidar arzusu kuramlarına ilişkin yalan yanlış düşünceler edindi.

Birinci Dünya Savaşı’nda Bavyera piyadelerine katıldı, gazla zehirlendi. Onbaşı rütbesindekilere ender verilen Demir Haç nişanıyla ödüllendirildi. Savaştan sonra 1919’da Alman İşçi Partisi’ne girdi. Komutanları Hitler’den Alman İşçi Partisi (Deutsche Arbeiterpartei, DAP) adlı bu oluşumun amacının ne olduğu hakkında istihbarat toplamasını istiyordu. Parti politikalarını benimseyen Hitler daha fazla düşünmeden DAP’a üye oldu.

Hitler’in ve Nazizm’in İktidara Gelişi

Hitler’in parti içindeki yükselişi fazla uzun sürmedi. Onun megaloman biri olduğunu düşünen parti başkanı Herrer’in parti içindeki tartışmalardan sonra istifa etmek zorunda kalması ile Drexler yeni başkan oldu, Hitler kısa zamanda parti yönetim kuruluna girdi ve partinin haftalık yayın organı olan Völkisher Beobachter’de (Halkın Gözlemcisi) yazılar yazmaya başladı. Olağanüstü bir hitap yeteneği olan Hitler partidekileri etkisi altına alarak 1921’de Drexler’in yerine geçti ve partinin ismini Alman Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi (NSDAP) olarak değiştirdi. Parti üyeleri kendilerini kısaca Nazi olarak tanımlıyorlardı.

Hitler Kasım 1923’te, Ludendorff ile birlikte, Von Kahr’ın Bavyera hükümetine karşı darbe girişiminde bulundu. Tutuklandı, Landsberg kalesine hapsedildi. Dokuz ay süren tutukluluğu sırasında Rudolf Hess’e daha sonra Kavgam’ın (Mein Kampf) temelini oluşturacak olan müsveddeleri dikte ektirdi.

Hapisten çıktıktan sonra Nazizm hareketi uzun bir müddet kitleleri etkilemeyi başaramadı. Fakat 1929 yılında tüm dünyası etkisi altına alan iktisadi bunalım sayesinde, krizden etkilenen küçük kentsoylular ve işçiler arasında yandaş ve taraftar bulmaya başladı. Komünistlere ve haklarını arayan işçilere karşı kullanabileceği bir örgüt arayan Alman sanayici Hugenberg ile kurduğu ilişki Hitler’in hayatında dönüm noktası oldu. Alman ağır sanayi kapitalizmi Hitler’e ve partisine propaganda amaçlı kullanabilmeleri ve güçlenebilmeleri için oluk oluk para aktarmaya başladı.

1928 seçimlerinde ancak 12 milletvekilliği kazanabilen Hitler, 1929 ekonomik krizi ve Alman ağır sanayi burjuvazinin finansal desteği sayesinde 1930 yılında yapılan seçimlerde 107 milletvekili kazanarak büyük bir güç haline geldi.

Şiddet, şantaj, iftira gibi yollarla ve peşine taktığı kitlelerin desteğiyle, 1933’te şansölyeliğe atanmayı başardı. İlk işi ise parlamentoyu feshetmek oldu. Gestapo’ya meclis binasını yaktırarak suçu komünistlerin üzerine attı. 1933 yılındaki seçimlerde oyların %44’ünü aldıktan sonra komünistleri yasadışı ilan etti, dört yıl süreyle parlamentonun tüm yetkilerini kabineye devreden bir yasa çıkarttırarak diktatörlüğe giden yolu açtı. İç siyasette Yahudilere karşı sürdürülen savaşla, ama özellikle de dış siyasetle ilgilendi.
“Uzun Bıçak Gecesi” diye anılan 30 Haziran 1934 gecesinde Röhm’ü, S.A. seferlerini, Gregor Strasser, Schleicher, Von Kahr, Von Papen’in sekreterleri başta olmak üzere bütün siyasi rakiplerini ortadan kaldırttı. Bu temizleme hareketinden dolayı Hitler’i kutlayan Hindenburg, 2 Ağustos 1934’te öldü. 1934 Ağustos’unda Hitler, başvurduğu halk oylamasında oyların yüzde 88’ini kazanarak, Reichsführer unvanıyla başkanlığı ve şansölyelik yetkilerini kendinde topladı. Hitler ve Nazizm artık tartışmasız biçimde Almanya’da tek güç idi.

“Kavgam” adlı kitabından esinlenerek, orada öne sürdüğü “yaşam alanı” ve “ari ırkın üstünlüğü” gibi savları derhal uygulamaya girişti. İktidara geldikten sonra uygulamaya koyduğu programlardan biri, ari ırkın saflığına tehdit olarak gördüğü özürlüleri ya da zihinsel engellileri ortadan kaldırmaktı. Bu insanların sağlık dosyaları doktorların gözetimi altında incelendi, üstün ırk için yeterli bulunmayanlar T-4 ya da ötenazi adı verilen program çerçevesinde özel olarak inşa edilen gaz odalarında öldürüldü. Özürlü küçük çocuklar ya da bebekler ise aşırı doz ilaç verilerek ya da aç bırakılarak ortadan kaldırıldı.

Hitler üç yıl içerisinde, Versay Antlaşması ile Alman ordusuna getirilen tüm kısıtlamaları ortadan kaldırarak orduyu yeniden yapılandırdı, büyük bir silahlanma programı başlattı. Mart 1936’da silahtan arındırılmış olan Rheinland bölgesinin işgaline hiçbir Batılı ülkenin tepki göstermemesi Hitler’in kendisine olan güvenini arttırdığı gibi Batılı ülkelerin yaptıklarına ses çıkaramayacakları gibi bir izlenim edinmesine neden oldu. Batılıların savaş korkusunu ve komünizm düşmanlığını iyi değerlendirerek 1938 yılında önce Çekoslavakya’yı, ardından Macaristan’ı işgal etti.

Batılı ülkelerin uyanmaları, Adolf Hitler’in bu genişleme politikalarına dur demeleri Polonya’yı işgal etmesi ile oldu. 1 Eylül 1939 tarihinde patlak veren İkinci Dünya Savaşı’yla Avrupa kana bulandı. Birçok ulustan özellikle de Yahudilerden milyonlarca insan tarihin bu en kanlı savaşında yaşamını yitirdi.

adolf hitler

Hitler’in Hataları

II. Dünya Savaşı’nın başında Alman sanayinin büyük üretim kapasitesi ve diğer ülkelerden önce silahlanmaya başlamanın avantajını kullanarak Hitler, Yıldırım Savaşı (Blitzkrieg) taktikleri ile Avrupa’nın büyük bir bölümünü işgal etti. 22 Haziran 1941’de Sovyetler Birliği’ne saldırması ve Alman ordusunun Moskova önlerindeki yenilgisi Hitler için düşüşün başlangıcı oldu. Düşüncelerinin değersizliği, bilgisizliği ve gururu nedeniyle, kısa sürede büyük siyasal ve stratejik yanlışlar yapmaya başladı. “Almanya II. Dünya Savaşı’nda neden yenildi” sorusunun yanıtında Hitler’in hataları büyük pay alır. Bu, kaba genellemenin kuşattığı ve mızmız ayrıntıları takıntı haline getirmiş, fakat akıldan ziyade sezgiler tarafından rehberlik edilen bir zihniyetin marifetiydi. 1939 ve 1940’taki ilk başarısından sonra Hitler aşırı derecede kendisine güvenir oldu ve Jöld’ün ifadesiyle “ulusun ve savaşın lideri olarak kendi yanılmazlığına dair neredeyse mistik bir inanç” ortaya koydu.

Askeri operasyonları idare edişi de benzer kusurları sergiledi. “Reich’ın yazgısı bana bağlıdır” anlayışına inanmış olarak, Aralık 1941’de Wehrmacht’ın tüm kontrolünü üstlenerek komutanlarına hiçbir serbest hareket alanı bırakmadı. Hiçbir askeri komuta deneyimi olmadığından dolayı, cephedeki generallerin karşılaştıkları sorunları gerçekten hiç anlamadı ve izni olamadan, acil durum önlemlerini almalarına müsaade etmeyerek, inisiyatif kullanmalarını da engelledi.

Hitler’in stratejik yanlışlarının bir sonucu olarak Alman ordusu bütün cephelerde çökmeye başladı. Tutucu iç muhalefetin düzenlediği bir suikasttan kıl payı kurtulan (22 Temmuz 1944) hasta ve sinirli Hitler, bozgunun yaklaştığını sezerek, umutsuzca gizli silahlara, VI ve V2 füzelerine ve atom bombasına dört elle sarıldı. Almanların son saldırısı olan Ardenler saldırısını bizzat kendi yönetti. Müttefikleri kuşatma şansı yakalamışken, zafer sarhoşluğuna kapılıp askerlerine düşmanı kuşatmak yerine Paris’e yürüme emri vermesi Hitler’in son hatası oldu. 23 Nisan 1945’te Rus birliklerinin kuşattığı Berlin’de artık kapana sıkışmıştı; düşmanın ilerleyişini durdurmak için Berlin’in merkezinin sularla doldurulmasını (sığınaklara gizlenen binlerce kişinin boğulmasına yol açtı) buyurmaktan çekinmedi; ama bu da boşuna oldu.

Beton sığınağında uzatmalı sevgilisi Eva Braun ile evlendikten, Amiral Dönitz’i halef seçtikten sonra, Hitler karısıyla birlikte, 30 Nisan 1945 günü tabancayla sığınağında kendini öldürdü. Müttefik güçlerin cesedini ele geçirmesini istemediğinden, emri uyarınca cesedi Şansölyelikte bir avluda yakıldı.

Not: Bu yazı Türk ve dünya tarihine aykırı bakış açısı getiren Serenti’deki makalelerden yararlanarak hazırlanmıştır.

 

[1] Hitler İktidara Nasıl Geldi?

[2] Hitler ve Almanya Neden Kaybetti?

Benzer İçerikler

1 Yorum

  1. Hala daha Hitler’i delicesine seven Nazi hayranları varya onları hiç anlayamıyorum. Adam ülkeyi batırmış, milyonları öldürmüş ama Hitler’i önder olarak görmeye devam ediyorlar.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

17,204BeğenenlerBeğen
3,912TakipçilerTakip Et
13,900AboneAbone Ol
- Advertisement -spot_img

Son Yazılalar