10.4 C
İstanbul
Çarşamba, Mart 27, 2024

İletişim

Kafa Avcılığı

Kafa avcılığı, özellikle dinsel nedenlerle, insan başını kesip çeşitli yöntemlerle gövdeden ayrı olarak saklama geleneği. Bu geleneği açıklamak için kafa avcılığı ile çeşitli inanışlar arasında ilişki kurulmuştur. Bu görüşlere göre kafa avcılığı, başın ruhun merkezi olduğu yolundaki inançlarla, kurbanın ruhunu elde etmek amacıyla tüm vücudunun ya da bir bölümünün yenmesi biçimindeki bazı yamyamlık gelenekleriyle ya da fallusçu kültler ve toprağı verimli kılmak için düzenlenen bereket törenleri ile ilişkilidir. Dolayısıyla, daha çok tarım toplumlarıyla özdeşleştirilen insan kurban etme geleneğine de dönüşebilir.

Geçmişi Paleolitik çağa uzanan kafa avcılığına dünyanın’ pek çok yerinde rastlanır. Bavyera’daki Ofnet’te bulunan Üst Paleolitik Azilien kültürüne ait kalıntılarda, özenle kesilmiş başların gövdelerden ayrı gömüldüğü görülmüştür. Bu da başın özel bir kutsallık ya da önem taşıdığı yolundaki irıanışa işaret eder.

Kafa Avcılığı

İrlanda ve İskoçya’da ortaçağ sonlarına değin rastlanan bu uygulama kara Avrupa’ sında, Balkanlar’da 20. yüzyılın başlarına değin sürmüştür. Örneğin Karadağlılar kestikleri kafayı, üstündeki saçlardan tutarak taşırlardı. 1912-13 Balkan Savaşlan’nda. baş yerine burun kesilmeye başladı. Bu uygulamada üst dudak da burunla birlikte kesiliyor ve bıyıklardan tutarak taşınıyordu.

Herodotos, Asyalı kafa avcılarından söz etmiştir. British Museum’da bulunan bir Nineveh alçak kabartmasında da, öldürdükleri kişilerin başlarını keserek yanlarında götüren Asurlular betimlerımiştir.

Afrika’da, birçok adetleriyle Endonezya kültürünü çağrıştıran Nijeryalıların kafa avcılığı yaptıkları bilinmektedir. Endonezya’da olduğu gibi Nijerya’daki kafa avcılığı da ürünlerin bereketi, evlilik ve kurbanın öteki dünyada hizmetkar olma yükümlülüğü gibi inançlarla bağlantılıydı.

Birmanya’da, Hindistan’daki kafa avcısı kabilelerinkine benzer adetleri olan çeşitli topluluklar vardı. Lava halkı ise yalnızca belli bir mevsimde, tarladaki ürünün bereketini artırmak için ruhlara gerek duyulduğunda kafa avına çıkardı. Borneo, Endonezya’nın büyük bölümü, Filipinler ve Tayvan’da da benzer yöntemler uygulanırdı.

Filipinler’in Luzon Adasında yaşayan bazı halkların 20. yüzyıl başlarına değin kafa avcılığını sürdürdüğü bilinmektedir. Endonezya’da kafa avcılığı Seram yöresinde (Alfurlar) ve Yeni Gine’de yaygındı. Assamlı (bugün Nagaland) Lhota Nagalar gibi Yeni Gine’deki Motular da, boynuzgaga kuşunun kafasını başarılarının göstergesi olarak taşırlardı. Batak ve Tanimbar Adaları gibi çoğu bölgede ise kafa avcılığının yerini yamyamlığın aldığı öne sürülmüştür.

Kafa avcılığının, Okyanusya’da da yamyamlıkla iç içe geçerek onun gölgesinde kaldığı sanılır. Ama bu adaların çoğunda, benzeri uygulamalar sırasında kafanın kesilip sergilenmesi özel bir önem taşımıştır. Mikronezya’nın bazı yörelerinde savaşçılar, öldürdükleri düşmanın kafasını dans ederek ortada dolaştmrlardı.

Melanezya’da kesilen kafa çoğunlukla mumyalanarak korunur, bazen de savaşçının, ölen kişinin ruhunu alması amacıyla maske olarak kullanılırdı. Benzer bir biçimde, Avustralya Yerlilerinin de, ölen düşmanın ruhunun öldürene geçtiğine inandıkları kaydedilmiştir. Yeni Zelanda’da ise, düşmanın kesilen kafası kurutularak saklanır, böylece yüz hatları ve dövme gibi özel işaretler korunmuş olurdu. Zamanla dövmeli kafaların Avrupalılarca aranan bir süs eşyası olması, bu tür kafa avcılığının artmasına yol açtı. Avrupa’da hediyelik eşya olarak Maori ürünlerine talep artınca, “salamura kafa”, gemi yük listelerinin sıradan maddelerinden biri oldu.

Jibarolar (Hivarolar) gibi Güney Amerika Yerlilerinde, genellikle kafatası çıkarıldıktan sonra kalan deri kızgın kumla doldurularak saklanırdı. Böylece insan kafası, küçük bir maymun kafası boyutlarına iner ve hatları olduğu gibi korunurdu. Bu bölgede, kafa avcılığı ile yamyamlık arasında törensel bir ilişki olduğu da sanılmaktadır. Aynı şey, bazı hayvanların kafalarında da uygulanırdı.

Kafa avcılığına getirilen yasaklamalara karşın, 20. yüzyılın ortalarına değin ender de olsa bu tür uygulamalara rastlanmıştır. Okyanusya’da kafa avcılığının yasaklanması, geleneksel toplumun çöküşünde ve buna bağlı olarak nüfustaki azalmada en önemli etkenlerden biri olarak görülür.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Benzer İçerikler

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medya

17,204BeğenenlerBeğen
3,912TakipçilerTakip Et
13,900AboneAbone Ol
- Advertisement -spot_img

Son Yazılalar